Herkese Selam,

Yine bir proje/fikir üzerinde kaptırmış çalışıyordum. Bu seferki hikayelerimi okuyanlar ve okumak isteyenlere yönelik bir çalışma. Umarım herkes memnun kalır. Ama ne olduğunu açıklamadan önce biraz daha zamana ihtiyacım var. Umarım 2018’den önce tamamlayıp sizlere duyuracağım.

Tabi ki bu kadar yoğun bir şekilde çalışmak beni bitkin bırakıyor, gün geçtikçe performans hızımda düşmeler yaşıyorum. Ama ne yazık ki bir işkolik olduğum için gün içinde çoğu zaman mola vermeyi unutuyorum, ya da önceliğim olmuyor. Bazı zamanlar bedenim artık dinlenmem gerektiğiyle ilgili sinyal vermeye başladığında kendime comfort zone “ konfor alanı” yaratıyorum ve çalışmamı biraz daha ağırdan alarak devam ediyorum.

Bu bana çocukluktaki “comfort zone” zamanlarını hatırlattı. Genellikle çocuklar bebekleriyle ve ayıcıklarıyla mutluluğunu, endişesini, üzüntüsünü paylaşır ve bu anlar çocuklara bir rahatlık, rahat hissedecekleri bir alan kazandırır değil mi? Eminim kendilerini daha güçlü hissediyorlardır. Bu anlarda dinlenebilir ve yorgunluklarını atabilirler.


Sanırım küçüklüğümde “Chucky” tarzı filmleri izleme cesaretinde bulunduğum için benim öyle fazla rahat hissettiğim bir ayıcık oyuncağım yada bebeğim olmamıştır. Hatta belirli bir yaştan sonra daha da dikkat etmişimdir böyle şeyleri bulundurmamayı. Ama son zamanlarda rahat hissettiğim beni mutlu eden benim “ayıcık” versiyonumu buldum. Büyük ihtimalle gizem ve dedektif hikayeleri seven biri olduğum için ne olduğunu gördüğünüzde şaşırmayacaksınız.



İşte benim dinlenme anım; Netflix’de Dedektif Conan, kahvem, Dedektif Conan “plushie” oyuncağım ve blog yazılarımı hazırlama anım... En fazla bu kadar relax modu yaratabiliyorum dinlenmem gerektiğinde, napalım... Peki sizin “comfort zone” rahat alanınız nedir? Sizin bir “ayıcık” versiyonunuz var mı?