Aksiyon filmlerini küçüklüğümden
beri sevmişimdir. Özellikle Jackie Chan falan gibi uzakdoğu filmleri ise akan
sular dururdu benim için.
Ama kılıçlı, Samuraylı dövüş
sahnelerinin ayrı bir asaleti olduğunu düşünmüşümdür...
Tabi insanın 15 yaşında bir
filmi izleyip algılamasıyla 25 yaşında aynı filmi izleyip algıladıkları
arasında farklılıklar olabiliyor.
Kişiliğimiz, ilgi alanlarımız ve
bakış açılarımızla beraber filmi izlerken ki dikkatimizi çeken küçük
ayrıntılarda değişebiliyor.
Örneğin; bir müzikal filmde bir
türlü ana karakterin yaşadığı drama ve sesinin güzelliğine kendimi
verememişimdir.
Suç bende mi? Hayır...
Kim dedi ana karakteri oynayan
şirin alımlı genç kızın saçlarını kuş etmiş sarısına boyayın kaşlarda reflektör
gibi ortaya çıksın diye. Sonra beyaz atlı prens geldi kıza aşık oldu. Prens
renk körü mü? Yoksa nasıl olsa benim ülkenin kuaförleri daha iyi hallederiz
mantığımı güdüyor? Gelde şimdi güzelim müzikale konsantre ol derken filmin
bitiş jeneriğini gördüğüm olmuştur.
Bu yüzden de Samuray filmlerini
izlerken de kılıçların vızır dediği, milletin havalarda taklalar atarken kuyruklu
saçlarının ahenkle dansının arasındaki koşturmacalı sahnelerinin birinde Türk
kültürü ile Japon kültürünün farklılıklarını düşünürken buldum kendimi.
Buna sebep olan şeyin adı “Tabi” çorabı idi.
Japon ağabeylerin amcaların o
aksiyon sahnelerinde parmak arası topuklu takunyalar ile nasıl estetik bir
şekilde koşturduklarını hiç farketmediniz mi?
Şahsen ben parmak arası
terliklerle hiç barışık olmayan birisiyimdir.
Sanki ben gitmek isterimde onlar
nereye gidiyorsun bacım der gibi sıkı sıkı yer çekimiyle kankalık yapar gibi
olurlar...
Sonuç;
Sokağın ortasında ördek yürüyüşü
yapan bir genç kız kendi kendine arada bir mağara adamı gibi tepinip
mırıldanırken etrafa güneşten mi sinirden mi kızardığı belli olmayan bir surat
ile psikopat bakışlar atıyor...( cillop gibi asfaltlı yolda bulunan tek tük
taşlar ikramiye kazanmışcasına o talihsiz kızın parmak arası terliğini bulduğu
ve “karizma yerlerde kimse görmüş müdür?” yada “yol yakınken dönsem mi
geriye?!” diye çaresizce karar vermeye çalışırken birilerine yakalandığı
için...)
Gelelim sorunun çözümüne...
Japonlar yıllar yıllar önce çözmüş...
“Tabi” denilen ve parmak arası
terliklerle(ki onlarada “Zori” ya da
“Geta” deniyor.) giyilebilen
çoraplar...
İşte tam burada Türk –Japon
kültür farklılığı ortaya çıkıyor.
Türkiye’de bir kız düşünün...
Yazın giyinmiş cici bici altında
beyaz “tabi” çoraplar ve parmak
arası terlik...
No,no,no....
Direk “kırocan”ın dişi versiyonu
olursun...
Japonya’da bir kız düşünün...
Kimonolu, saçında çiçeği yaz
festivaline gitmeye hazırlanmış metrodan inen bir kız... hatta aynı kız...
altında “tabi”çorabı ile “geta” terliği ile...
Ne oldu...
Sokak modacıları tarafından
metro çıkışında çevrilip fotoğraflardı twitterda trend oldu... Moda köşesinde
10/10 aldı...
Şimdi o kız, parmak arası
takunya ile beyaz çorap giyen bizim Leyla değil miydi?!
Biraz evvel Türkiyedeyken yerden
yere vurup arkasından modayikimi
hashtag ile tweetleşiyordun ama...
Aradaki fark ne peki? 12 saatlik
uçak yolculuğu...
Eeee sonuç ne peki?
Samuray filmi de yalan oldu,
jenerik çıktı...
Bir sonraki yazıda görüşmek
üzere....
(Nediyoo.com(2016) köşe yazısıdır.)
(Nediyoo.com(2016) köşe yazısıdır.)
0 Yorumlar